İşveren Vekilinin iş Hukuk’ unda Yeri İşveren vekili, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 4.fıkrasına göre, “İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir.” Şeklinde tanımlanmıştır. İşveren vekili işletmeyi işveren adına sevk ve idare etme görevini üstlenmiştir.
İşverenin kendilerine tanıdığı yönetim yetkisine dayanarak, işçileri emir ve talimatlarla yönlendirmeleri onları diğer çalışanlardan farklı kılmaktadır. Böylece işveren vekili işçi karşısında işveren, işveren karşısında işçi görünümüne haiz olacaktır. İşçi karşısında işveren görünümünde olan işveren vekilleri işçi gibi iş güvencesinden yararlanamazlar. İş kanunu 18/son fıkraya göre “İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları” ile “işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve çıkarma yetkisi bulunan” işveren vekillerinin iş güvencesi sisteminin dışında tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu ünvanların kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir.
Aşağıda ki ilgili Yargıtay kararlarında da öncelikle bu husus incelenmiştir.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No :2016/22737 Karar No :2017 / 14623 Karar Tarihi :2.10.2017
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir. İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her
şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardım-cıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belir- telim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir. Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının davalı iş yerinde iş geliştirme ve satış müdürü unvanı ile çalıştığı, 20.11.2015 noter tasdik tarihli davalı şirket imza sirkülerinin incelenmesinde; "parasal değeri 50.000,00 TL veya bu meblağın işlem tarihindeki döviz miktarının altında kalan tüm iş ve işlemlerde 3.derece imza yetkisini haiz 2 kişinin şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu, davacının 3. derece imza yetkisini haiz olduğu, bu nedenle davacının imza yetkisinin sınırlı olduğu ve işletme düzeyinde olan davalı işverenliğin bütününü sevk ve idare eden konumunda olmayıp, işveren vekili olmaması nedeni ile iş güvencesi hükümlerinden yararlanacaktır.
Yukarda ki kararda da göründüğü üzere Yargıtay 9. Hukuk dairesi verdiği kararla işveren vekilinin temsil yetkisinin sınırlandırılmasını işveren vekilinin iş güvencesi kapsamına alınması sonucunu doğurduğuna hükmediyor.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No :2007 / 35813 Karar No :2008 / 11429 Karar Tarihi:05.05.2008
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki,işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına
iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir. İş
güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18'nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır.
Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare
etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu'nun 18'nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi
bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının işyerinin bütününü sevk ve idare eden işçi alma ve çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili olduğu ileri sürülmüştür. Davacının davalı şirkete ait işyerinde Network Departman Müdürü olarak görev yaptığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre davacı işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili veya yardımcısı değildir. İşyeri düzeyinde bakıldığında; her ne kadar davacının birkaç işçinin işe alınmasında görüş belirttiği anlaşılmakta ise de, tek başına işçi alma yetkisinin bulunmadığı, işçi çıkarma konusunda da yeterli ve inandırıcı bir delil sunulmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacının tek başına işçi alma ve çıkarma. yetkisi bulunmamaktadır. Mevcut delillere göre davacının işveren vekili olmaması. nedeni ile iş güvencesi kapsamına girdiği kabul edilmelidir. Davacının şirkete ait bir. takım işleri yapmak üzere imza yetkisine sahip olması sonuca etkili görülmemiştir. Yine yukarda ilgili Yargıtay kararında işveren vekilinin işyerinde, tek başına işe alma ve işten çıkarma yetkisinin olmamasını ve imza yetkisinin sınırlanmasını işveren vekilini iş güvencesi kapsamına aldığını hükmüne ulaşmıştır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/3073 E. , 2020/11570 K. sayılı kararının sonuç
kısmında:
Somut olayda; dosya kapsamından, davacının proje kalite ve yatırımlar direktörü olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin feshedildiği, Mahkemece, davacı ...'nın iş veren vekili olarak şirketi temsil ile şirketin sevk ve idaresinden sorumlu olduğu, şirketi temsilen sözleşmeler imzaladığı, birçok ülkede şirketini temsilen resmi ya da resmi olmayan üst düzey görüşmeler yaptığı ve bu görüşmelere karar verdiği, raporlama yaptığı, raporlamada üst düzey yöneticilerine bilgi verdiği, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre idari ve mali işlerden sorumlu, iş yerini sevk ve idare etme görevi yanında işçiyi işe alma
ve işten çıkarma yetkisine sahip işveren vekili olup iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının idari ve mali işlerden sorumlu olduğu gerekçede hatalı yazılmıştır. Dosya içeriğindeki belgelerden, davalı şirketçe verilen vekaletname ekinde sunulan şirketin temsil ve ilzamına yetkili kişiler arasında davacının ismine yer verilmediği tespit edilmiştir. Ayrıca işverence sunulan vekaletnamelerin dayanağı şirket yönetim kurulu kararlarında, 29.09.2014 tarihli kararda şirketin kurulacak ... SH.A ünvanlı şirkete ortak olması için kuruluş işlemlerini şirket adına yürütmek için. yetki verildiği, 08.01.2015 tarihli kararda ise davacıya hisse satış sözleşmesini şirket. adına imzalaması için yetki verildiği, münferit işler için davacının şirket adına işlem yapmak için yetkilendirildiği tespit edilmiştir. Bu yetkilendirmeler davacıyı işveren vekili yapmaz. İşe alma ve işten çıkartttığına dair sunulan e-maillerin incelenmesinde ise davacının şirkete alınacak personel için iş görüşmesi yaptığı ve uygun olup olmadığına dair görüş bildirdiği, tek başına herhangi bir personeli işe aldığı veya işten çıkarttığına dair belgenin mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Şirket adına davacının bazen tek, bazen de ... ve ... ile yurt dışına ziyaretler gerçekleştirdiği ve şirket Yönetim Kuruluna rapor sunduğu tespit edilmiştir. Sadece Arnavutluk ile sınırlı olmayan ..., ... v.b. bir çok bölgede proje araştırmaları yapıldığı rapor içeriklerinden tespit edilmiştir. Davalı şirket vekili cevabında davacının işyerinin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili olduğunu işe alım işten çıkartma yetkisinin olduğunu beyan etmiş ise de bu durumu ispat edememiştir. Bu nedenle davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında olduğu anlaşılmakla davanın esası hakkında bir karar verilmek gerekirken davacının iş güvencesi kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Böylece Yargıtay da yerleşik içtihat haline gelmiş bir şekilde temsil yetkisinin mutlak ve sürekli ve işletmeninin bütününü sevk ve idare ile işyerinin bütününü sevk ve idare ve tek başına işe alma ve işten çıkarma yetkilerine haiz olma, işveren vekilliğinin şartları olarak sayılmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu da işveren vekilleri ile işveren arasındaki hukuki ilişkinin bir iş sözleşmesine dayandığını kabul etmiştir. İşveren vekilleri, aynı zamanda işçilik vasfını da haiz kimselerdir. Bu sebeple işçilere tanınan haklardan yararlanacakları gibi; iş sözleşmesinden doğan borçları da yerine getirme yükümlülüğü altındadırlar. İş Kanunu’nun 2. maddesinin 5. fıkrasının, 2. cümlesinde bu husus, “İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz” şeklinde ifade edilmiştir. Böylece işveren vekilliğinin kapsamı, işveren ve işçi karşısındaki konumu, iş güvencesi hükümlerinden yararlanma şartları ve oluşan uyuşmazlıklarda Yargıtay’ ın değerlendirme ölçütlerini bu yazımızda değerlendirdik.
Comments