Faiz en temelde 'paranın maliyeti' olarak nitelendirilebilir. Borç veren kişi, borç verdikten sonra paranın kullanımından mahrum kalır, oysa o para işletilebilir ve kullanılabilir. Bu sebeple parayı kullandırma karşılığı alır. Faizi getiri, kazanç ,mahrum kalınan para nedeniyle yoksun kalma süresiyle orantılı olarak ödenen ivaz veya para borcuna bağlı semere olarakta tanımlayabiliriz. Faiz alacağının doğması için, konusu bir miktar para olan bir borcun bulunması gerekmektedir. Para borçları dışında başka tür borçlarda, faiz alacağının doğması söz konusu değildir.
Adi işlerde faiz TBK ve 3095 sayılı Faiz Kanununda düzenlenir. Ticari işlerde faiz TBK, TTKve Faiz Kanununda düzenlenir.
Faiz fer’i niteliktedir yani kaderi asıl alacağa bağlı olup asıl para alacağı son bulursa faiz alacağı da sona erer. Buna ek olarak asıl alacağın teminatları faiz alacağının da teminatı sayılır ve asıl alacak zamanaşımına uğrarsa faiz alacağı da zamanaşımına uğrar. TBK m. 131/f.I’de bu husus açıkça düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.” Tabi bunun istisnalarıda olabilir. Bunlar aynı maddenin 2. Fıkrasında şu şekilde belirtilmiştir; “İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.”
Örneklemek istersek (A) ve (B) olsun. (A) 5 bin birikimini (X) bankasındaki vadeli mevduat hesabına yatırdı. Karşılığında aylık %9.5 faiz kazanacağını öğrendi. (B) ise paraya ihtiyacı olduğu için (X) bankasına gidip %10 faiz ve 10 ay vade ile 5 bin kredi çekti.Bu duruma aracılık eden (X) bankası, (A)’nın parasını (B)'ye vererek aracılık işlevini yapar, (B)'den %10 faiz alırken, (A)'ya %9.5 öder ve aradaki miktar bankanın kârı olur. Bu örnekte 2 çeşit faiz çeşitinden bahsettik.
Mevduat Faizi ; Bankaların vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı faizdir. Eğer (A) gibi bankada bir vadeli mevduat hesabı açtırırsanız, paranıza mevduat faizi işleyecektir.
Kredi Faizi ; (B)'nin çektiği kredinin üzerine işletilen faizdir. Başka bir değişle bankaların verdikleri krediler üzerine koydukları faiz miktarıdır.
Basit/Bileşik Faiz: Basit faizde tek işlemle yürütülen faiz söz konusu iken bileşik faizde faizin ana paraya eklenip bu yeni değer üzerinden tekrar faiz işletilmesi söz konusu olur. Bileşik faiz adi işlerde kural olarak yasaktır Ancak ticari işlerde, bazı hâllerde bileşik faiz uygulanmasına izin verilmiştir.
TTK M. 8/2 : Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
Basit faiz getirisinin formülü aşağıdaki gibidir.
Basit Faiz = Anapara x Faiz Oranı x Süre
Örneğin, 1000 TL parayı 3 yıllık %10 (0.1) faiz ile bankaya yatırdığımızda
1000 x 0.1 x 3= 300 TL toplam getirimiz olur.
Bileşik faiz getirisinin formülü aşağıdaki gibidir.
Dönem sonunda elde edilen toplam para = Anapara.(1+aylık faiz)^dönem sayısı
Örneğin, 1000 TL parayı 3 yıllık %10 (0.1) faiz ile bankaya yatırdığımızda
1000 x (1+0.1) üzeri 3= 1331 tel, yani 1331-1000=331 TL faiz kazancımız olur.
Tazminat faizi; Esas itibariyle bir haksız fiil sonucu doğan ve bir para alacağı olarak ifade edilen tazminat ödeme borcuna zararın gerçekleştiği tarihten itibaren yürütülen faizdir.
Kapital Faizi-Temerrüt faizi: Kapital faizi ödünç verilen para için öngörülen faiz iken temerrüt faizi belli bir para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde söz konusu olur.
Akdi- Kanuni Faiz: Akdi faizi taraflar sözleşmede kararlaştırır. Kanuni faiz ise kanunda öngörülen faizdir.Sözleşmesel faiz tarafalar arasında kural olarak serbestçe kararlaştırılır. Ancak genel sınır olarak MK 2; TBK 26, 27, 28 (gabin), 30 vd. (irade sakatlıkları: hata, hile,ikrah) hükümleri vardır.Diğer sınırları ayrı ayrı incelersek;
Kapital Faizi için: TBK 88/II:Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.
Temerrüt Faizi için: TBK 120/II: Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.» Bu da temerrüt faizi için %18’lik bir sınır anlamına gelir.
1)Ticari işlerde kanuni temerrüt faizinin belirlenmesi (TTK Md. 1530)
Ticari işlerde faizin hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, anapara ve temerrüt faizi açısından ayrı ayrı incelenmektedir. Anapara faizinde, faizin hangi tarihten itibaren işleyeceğine ilişkin taraflarca bir kararlaştırma yapılmamışsa ya da bu hususta açık bir kanun hükmü yoksa TTK m. 20’ye göre ödeme tarihinden itibaren faiz işlemeye başlamaktadır.Temerrüt faizinin işlemeye başlayacağı tarihe ilişkin olarak ise TTK m. 10’da bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, temerrüt faizinin ne zaman işlemeye başlayacağı taraflarca kararlaştırılabilmektedir. Böyle bir kararlaştırma yapılmadığı hâllerde, belirli vadeli borçlarda vade tarihinden, belirli vadeli olmayan borçlarda ise alacaklı tarafından çekilecek temerrüt ihtarının varma tarihinden itibaren temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır.Borçlunun temerrüdünün şartları ve sonuçları, genel olarak TBK m. 117 vd. hükümlerde düzenlenmiştir.
•Ticari işlerde faize ilişkin bazı özellikli durumlar vardır.Bunlardan ilki öngörülmemiş olunsa da faize hak kazanılması durumudur. Bu hal TBK 387/II:Ticari tüketim ödüncü sözleşmesinde, taraflarca kararlaştırılmamış olsa bile faiz istenebilir (Yasal faiz: %9) şeklinde düzenlenmiştir.
• Faize faiz yürütülmesi TTK 8/II:Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.→ Temerrüt faizinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde temerrüt faizine ayrıca temerrüt faizi yürütülemez.
• Birde ticari işlerde akdi ticari faiz serbestçe belirlenebilir.Akdi temerrüt faizi belirlenmemişse kanuni faiz oranı, şartları sağlanıyorsa kısa vadeli avanslara uygulanan faiz oranı veya mal ve hizmet tedarikinde mütemerrit borçludan istenecek faizin oranı söz konusu olur. Ayrıca temerrüt faizi akdi faizden az olamaz.
Yukarıda belittiğimiz gibi TTK m. 8/f.I’de, ticari işlerde tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebileceği düzenlenmiştir. TTK’nın bu hükmünün, TBK m. 88 ve 120 hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Uygulanacak faiz oranlarına ilişkin TBK m. 88 ve 120 hükümleri incelendiğinde, gerek anapara faiz oranı, gerekse temerrüt faiz oranı konusunda bir sınırlama getirildiği, sözleşme serbestîsi ilkesinin kanuni oran üzerinden sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır.Getirilen bu sınırlamanın,ticari işlerde uygulanıp uygulanamayacağı doktrinde ve Yargıtay kararlarında tartışılmıştır. Bir grup bu sınırlamaların ticari işlerde de geçerli olması gerektiğini savunmaktadır. Onlara göre Türk Ticaret Kanununun 9’uncu maddesinde “Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü yer almakta olup Türk Borçlar Kanununun 88’inci ve 120’nci madde hükümlerinin uygulanmasında kişi bakımından herhangi bir farklılık gözetilmediğinden tacirlerin de aşırı faize karşı korunması gerekmekte ve anılan hükümler tacirlerin ticari işleri bakımından da emredici nitelik arz etmektedir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin de Türk Borçlar Kanununun faize ilişkin sınırlayıcı hükümlerinin ticari işler bakımından da emredici nitelikte olduğunu kabul eden bu görüş doğrultusunda kararı mevcuttur.
13 HD. 22.11.2012 T. 2012/17865 E. 2012/26319 K.
Mahkemece, hükmedilecek komisyon ücretinin yukarıda açıklanan şekilde temerrüt tarihinden itibaren yıllık % 18 temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde aylık % 10 (Yıllık 120) faizi ile tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yargıtay’ın 11. ve 19. Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlarda ise, ticari işlerde tarafların faiz oranını serbestçe kararlaştırabilecekleri, TBK m. 88 ve 120 hükümlerinde öngörülen sınırlamanın ticari işlerde uygulanmayacağı kabul edilmiştir.
11. HD, 09.06.2014 T., 2013/18074 E.-2014/10977 K
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece, davacının temerrüt tarihinden itibaren asıl alacağa taraflar arasında akdedilen sözleşmede belirlenen akdi faiz oranının uygulanması talebi reddedilmiştirTürk Ticaret Kanunu 8. maddesinde ticari işlerde faiz miktarında serbesti ilkesi benimsenmiştir. Dava konusu ticari işte de temerrüt faizine hükmedilirken 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun gerek akdi faize ilişkin 88. maddesi gerekse temerrüt faizine ilişkin 120. maddesi kısıtlamaları prensip olarak uygulanamayacaktır. Bu bağlamda mahkemece taraflar arasındaki sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde belirlenen temerrüt faizi oranının geçerli olacağı kabul edilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir…”
•Yabancı Para Borçlarında; 3095 s. Faiz Kanunu 4/a: Sözleşmede daha yüksek akdi (anapara) veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.
Diğer Faiz Türleri
1)Mevduat Faizi; Mevduat, bir süre sonra geri alınmak koşuluyla kişi ve kuruluşlar tarafından bankalara yatırılan para ve diğer yatırımlar. (Yatırımcı alacaklı; finans kuruluşu/Banka borçlu) Mevduat hesabındaki paraya uygulanacak faiz sözleşmede belirtilir. (Bankalar kendileri belirleyip uygular.) ve dönem sonunda tahakkuk etmiş faiz çekilmezse faiz kapitale dönüşür.
2) Kredi Faizi; Bankalarca kişi ve kuruluşlara kredi verildiğinde banka/kredi kuruluşu alacaklı; kredi alan taraf ise borçludur. Faiz de sözleşmeye dayalı krediden kaynaklanır.
19. HD. , E. 2013/8556 , K. 2013/12306 , T. 01.07.2013
‘’İtirazın iptali davasında; uyuşmazlık ticari nitelikteki banka genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükme bağlanmış, aynı maddenin 3. fıkrasında ise tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklı tutulmuş, başkaca bir istisna getirilmemiştir. Aynı Kanunun 9. maddesinde, ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Yasa hükmünde sözü edilen ilgili mevzuat olarak 3095 sayılı Yasa hükümlerinin amaçlandığının ve 6102 sayılı TTK'nın 8. ve 9. maddelerinin ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olduğundan ticari işlerde bu hükümlerin uygulanması gerektiğinin, 6098 sayılı TBK'nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağının kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ticari nitelikteki banka genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Anılan sözleşmenin 38.1. maddesinde temerrüt faizi düzenlenmiştir. Davacının temyizi somut olayda temerrüt faizine ilişkin 6098 sayılı TBK'nın 120. maddesinin uygulanamayacağına ilişkindir.
Zira 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükme bağlanmış, aynı maddenin 3. fıkrasında ise tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklı tutulmuş, başkaca bir istisna getirilmemiştir. Aynı Kanunun 9. maddesinde, ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Yasa hükmünde sözü edilen ilgili mevzuat olarak 3095 sayılı Yasa hükümlerinin amaçlandığının ve 6102 sayılı TTK'nın 8. ve 9. maddelerinin ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olduğundan ticari işlerde bu hükümlerin uygulanması gerektiğinin, başka bir anlatımla 6098 sayılı TBK'nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağının kabulü gerekir.
Mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.’’
Comments