1-) AVUKATLIK SÖZLEŞMESİNİN TANIMI UNSURLARI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
A- TANIMI
Tanımı : Avukatlık sözleşmesi avukatlık vasfını kazanmış bir meslek mensubunun, hukuki ilişkilerin düzenlenmesi, her tür hukuki uyuşmazlıkların çözümü konularında kendilerine başvuranlara kamusal nitelikli hizmet sunmasına olanak sağlayan, her iki tarafa da borç yükleyen tam iki taraflı bir iş görme sözleşmesidir. Avukatlık sözleşmesinin Avukatlık Kanunu 163.Maddesinde kapsamı düzenlenmiş ancak kanunda herhangi bir tanıma yer verilmemiştir.
Kapsamı :
Avukatlık sözleşmesinin kapsamı
Madde 163 – (Değişik : 2/5/2001 - 4667/76 md.) Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerekir.
Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir.
Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz.
B-) UNSURLARI
Avukatlık sözleşmesi, avukat ile iş sahibi arasında, avukatın belli bir hukuki yardımda bulunması karşılığında iş sahibinin kural olarak belli bir meblâğı yahut değeri taahhüt ettiği sözleşmedir. Avukatlık sözleşmesinin bir tarafını avukat oluştururken diğer tarafını iş sahibi oluşturmaktadır. Avukatlık sözleşmesinin hukuki niteliği vekalet sözleşmesinin özel bir türü olarak Avukatlık Kanununda düzenlenmiş isimli bir sözleşme olmasıdır. Buna göre avukatlık sözleşmesinin çıkış noktasını vekalet sözleşmesi oluşturmaktadır; ancak gelişmeler sonucu isimli bir sözleşme halini almıştır.
1-) Avukatlık Sözleşmesinin Unsurları 1. Hukuki Yardım AvK m. 163, f. 1 uyarınca avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı kapsaması gerekir. Böylece avukatlık sözleşmesinde avukatın asli edimi belli bir hukuki yardımda bulunmaktır. Hukuki yardımın içeriği sözleşmede açıkça belirtilmiş olabileceği gibi, duruma göre işin niteliğinden de anlaşılabilir.
2-) 2. Ücret Genel Olarak AvK m. 163, f. 1 uyarınca avukatlık sözleşmesinin belli bir meblağı yahut değeri kapsaması gerekir. AvK m. 164, f. 1 uyarınca avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eden avukatlık ücreti, avukatlık sözleşmesinin unsurlarından biridir. Avukatlık ücretinin belirli bir meblağ olarak kararlaştırılmasından maksat, avukatlık ücretinin parasal bir meblağ olarak belirlenmesidir.
Yabancı para ile ücret belirleme ; Doktrinde avukatlık ücretinin yabancı para birimi üzerinden belirlenip belirlenemeyeceği hususunda bir tartışma mevcuttur. Buna göre bir görüş, avukatlık ücretinin yabancı para üzerinden kararlaştırılabileceği yönündedir. Zira uzun süren yargılama sürecinden dolayı paranın değeri azalmaktadır ve yabancı para üzerinden avukatlık ücreti istemeyen müvekkilin bir başka avukatla anlaşma imkânı her zaman mevcuttur. Diğer bir görüş, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması ve dava konusunun yabancı paraya ilişkin olması durumunda, avukatlık ücretinin yabancı para üzerinden belirlenmesi gerektiği yönündedir. Kanaatimizce avukatlık ücretinin yabancı para birimi üzerinden belirlenip belirlenemeyeceği hususunda öncelikle, AvK incelenmelidir. AvK’da bu hususta herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bu durumda Ülke parası ile ödemeyi düzenleyen BK m. 99 uygulanacaktır. Buna göre, kural olarak konusu para olan borç Ülke parası ile ödenir; ancak taraflar anlaşarak bunun aksini kararlaştırabilir. Taraflar yabancı para birimiyle ödemeyi yalnız sözleşmeden doğan para borçlarında kararlaştırabilirler. Bu bağlamda, avukatlık sözleşmesinde taraflar açıkça belirterek avukatlık ücretini yabancı para birimi üzerinden belirleyebilir.
3-) Tarafların Anlaşması Avukatlık sözleşmesi BK m. 1 uyarınca, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklamalarının karşılıklı olması, avukat ve iş sahibinin irade açıklamalarının birbiriyle değiştirilmesi anlamına gelir. Bu irade açıklaması açık veya örtülü olabilir. Avukat ile iş sahibinin birbirlerine uygun irade beyanlarıyla sözleşme kurulur.
C-) HUKUKİ NİTELİĞİ
A. İki Tarafa Borç Yükleyen Bir Sözleşme Olması Sözleşmeler, borç yükleme açısından “tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler” ve “iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler” şeklinde iki gruba ayrılmaktadır. Yalnız taraflardan birine borç yükleyen sözleşmeler ilk gruba, her iki tarafın da borç altına girdiği sözleşmeler de ikinci gruba girmektedir81. Avukatlık sözleşmesi, avukatın belli bir hukuki yardımda bulunması karşılığında iş sahibinin kural olarak belli bir meblâğı yahut değeri taahhüt ettiği sözleşmedir. Bu sebeple, iki tarafa borç yüklemektedir. Bununla birlikte, istisnai olarak baro yönetimine bildirilerek iş sahibinin ücret ödemeyeceği de kararlaştırılabilir.
B. İş Görme Borcu Doğuran Bir Sözleşme Olması İş görme sözleşmeleri, taraflardan birisinin borcunun konusunu bir iş görme ediminin oluşturduğu sözleşmelerdir. Bir başka deyişle, iş görme sözleşmelerinde taraflardan birinin edimini bir iş görme, bir insan faaliyeti teşkil etmektedir83. Buna göre avukatlık sözleşmesi iş görme borcu doğuran bir sözleşmedir84; çünkü avukatın ediminin konusu, kendi faaliyetine dayanmaktadır. Avukatlık sözleşmesinde avukat, kendi hukuki bilgi ve becerilerine göre hukuki yardımda bulunmaktadır.
C. İsimli bir sözleşme olması : Değerlendirmemiz Avukatlık sözleşmesinin hukuki niteliği vekalet sözleşmesinin özel bir türü olarak Avukatlık Kanununda düzenlenmiş isimli bir sözleşme olmasıdır. Buna göre avukatlık sözleşmesinin çıkış noktasını vekalet sözleşmesi oluşturmaktadır. Zira vekalet sözleşmesi bir iş görme borcu doğuran sözleşmedir ve bir insan faaliyetine dayanmaktadır. Avukatlık sözleşmesinde de avukatın ediminin konusunu hukuki yardım oluşturmaktadır ve bu avukatın faaliyetine dayanmaktadır. Bununla birlikte, vekalet sözleşmesinde vekilin başkasının menfaat ve iradesine uygun iş yapması gerektiği gibi avukatlık sözleşmesinde avukat da iş sahibinin menfaat ve iradesine uygun davranmalıdır. Avukatlık sözleşmesi vekalet sözleşmesinin özel bir türünü oluşturan isimli bir sözleşmedir. Bunun birçok sebebi bulunmaktadır: İlk olarak avukatlık sözleşmesinin isimli bir sözleşme olduğunu “Avukatlık sözleşmesinin kapsamı” madde başlıklı, AvK m. 163 ortaya koymaktadır. Hüküm uyarınca, “Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir.” Hükümde avukatlık sözleşmesinin yalnızca ismi zikredilmekle kalmamıştır. Bununla birlikte avukatlık sözleşmesinin tipini belirleyen “asli edim yükümleri”, “avukat açısından, belli bir hukuki yardım ve iş sahibi açısından belli bir meblağ yahut değer” şeklinde düzenlenmiştir96. Ayrıca AvK’da yer alan düzenlemeler avukatlık sözleşmesine uygulanacak hükümler açısından yeterli değildir; ancak isimli sözleşme nitelendirmesi, avukatlık sözleşmesinin hukuki niteliğinin vekalet sözleşmesi değil, vekalet sözleşmesinin özel bir türü olduğunu da ortaya koymaktadır. İkinci olarak vekalet sözleşmesinde vekilin kimliği açısından herhangi bir sınırlandırma yoktur; ancak avukatlık sözleşmesinin bir tarafını “avukatlık97” sıfatını haiz bir kişi oluşturmaktadır. Üçüncü olarak avukatlık mesleğinin bağımsız yargılamadaki konumu ve kamu hizmeti niteliği, bu sözleşmeyi çıkış noktası olan vekalet sözleşmesinden uzaklaştırmaktadır. Dördüncü olarak AvK’da avukatlığa ilişin düzenlenen hükümlerin genel olarak emredici olmasına karşılık BK’da vekalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin genel olarak düzenleyici olması98, avukatlık sözleşmesini vekalet sözleşmenin özel bir türü haline getirir.
2- AVUKATIN ÜCRETİNE DAİR GÜVENCELERİ
2.1. Avukatlık Ücreti Dolayısıyla Müteselsil Sorumluluk Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi “(…) sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar” hükmünü havidir. Bu kapsamda müteselsil sorumluluk sadece tarafların sulh olması değil, her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işler için öngörülmüştür.
Uygulamada taraflar, aralarındaki uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmalarına rağmen mahkemeye bildirmeyerek dava veya icra dosyasını takipsiz bırakabilmekte, ya da anlaşmalarının bir sonucu olarak davacının davadan feragat ettiği ya da davalının davayı kabul ettiği durumlar ortaya çıkabilmektedir. Açık bir sulh sözleşmesinin bulunmadığı bu gibi hâllerde gizli (örtülü) bir sulhun varlığından söz edilir. Gizli sulhun bulunduğu durumlarda da kanun tarafından avukatın ücret alacağından dolayı iş sahibi ile birlikte karşı tarafa müteselsil sorumluluk yüklenmiştir.
Ancak anılan madde hükmü ile anlaşma ile sonuçlanan ve/veya takipsiz bırakılan işlerde avukatın vekâlet ücretinin ödenmesinden hem iş sahibi hem de hasmını sorumlu tutar. Bununla birlikte madde hükmünde bahsi geçen, iş sahibi ve hasmın müteselsil sorumluluğunun yalnızca yasal vekâlet ücretinin (karşı taraf vekâlet ücreti) ödenmesine mi yoksa avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekâlet ücretinin de mi dâhil olup olmadığı anlaşılamaz. YİBGK Kararı ise bu konuya açıklık getirir.
YİBGK Gerekçeleri
YİBGK Kararı, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesindeki sorumluluğun kapsamına akdi vekâlet ücretinin dâhil olmadığını belirtmiştir. Kararın gerekçesinde şu hususlar belirtilmiştir:
Belli bir hukuki yardım karşılığında avukat ile iş sahibi arasında yapılan sözleşme ilişkisinden kaynaklanan "akdi vekâlet ücretinden" dolayı bu ilişkinin tarafı olmayan, koşullarını belirleme imkânına sahip bulunmayan üçüncü kişi konumundaki karşı tarafın/hasmın sorumlu tutulması, borçlar hukukunun en temel prensiplerinden biri olan sözleşmelerin nispiliği ilkesine ve Anayasa"nın 48. maddesinde koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü ilkesine aykırılık teşkil eder.
Hukuk güvenliği ilkesi, yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir. Bu çerçevede bir davada sulh olan veya her ne suretle olursa olsun uyuşmazlığı anlaşmayla sonuçlandıran kişinin, borç ilişkilerinin nispiliği ilkesi karşısında, tarafı olmadığı bir sözleşmeden doğan vekâlet ücretini ödemek zorunda kalacağını öngörmesi beklemez. Dolayısıyla akdi vekâlet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini de zedeler.
Ayrıca vekâlet ücreti; avukatın yaptığı hukuki yardımının karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade eder. Buna nedenle, avukattan hiç bir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekâlet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun düşmez.
Son olarak, sulh müessesesi dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağlar, tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin eder. Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda hâkimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilir. Usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir kurumun önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin (hasmın) akdi vekâlet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru değildir.
YİBGK, yukarıda anılan gerekçeler ile “Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen “ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk” hâllerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekâlet ücretinin" dâhil olmadığı” sonuç ve kanaatine varmıştır.
2.2-) HAPİS HAKKI Avukatın hapis hakkı, avukata, avukatlık ücretine ve yaptığı giderlere ilişkin alacağını tahsil edene kadar, zilyetliğinde bulunan her türlü taşınır eşya üzerinde, bu eşyanın niteliğine göre paraya çevrilmesini isteme veya onu alıkoyma yetkisi tanıyan özel bir teminat imkânıdır. Avukatın hapis hakkını kullanabilmesi için teminat altına alabileceği bir alacağının bulunması ve bu alacağın da muaccel olması gerekir. Avukatın alacağı, avukatlık ücretine ve yapılan giderlere ilişkin olmalıdır. Ne var ki bağlı çalışan avukatların alacaklarının teminat altına alınabilmesi bakımından bu ücret kavramının geniş yorumlanması isabetli olur. Avukatın hapsedeceği eşya üzerinde müvekkilin rızasıyla zilyet olması gerektiği hususunda tereddüt yoktur. Burada, zilyetliğin avukatlık sözleşmesi kapsamında elde edilmiş olması gerekli ve yeterlidir. Avukatın hapis hakkını kullanabilmesi, buna yönelik bir engelin bulunmamasına bağlıdır. Bu engel, hakkın varlığına veya hapsedilecek eşyanın niteliğine ilişkin olabilir. Avukatın hapis hakkını kullandığı/kullanacağı hususunda müvekkile bildirimde bulunmaması, hakkın varlığına veya kullanılmasına engel bir durum olarak nitelendirilemez.
2.3-) AVUKATLIK ÜCRETİNİN RÜÇHANLI OLMASI: Avukatlık Kanununun 166.maddesinde; “ Avukat, müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir.
Avukat, sözleşme ile kararlaştırılan ve hâkim tarafından takdir olunan ücretinden dolayı, kendi çalışması sonucunda müvekkilin muhafaza ettiği veya kazandığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde diğer alacaklılara nazaran rüçhan hakkını haizdir. Rüçhan hakkı, vekâletnamenin düzenlenme tarihine, vekâletname umumi ise iş sahibi adına ücret konusu işten dolayı ilk yapılan resmi başvurma tarihine göre sıra alır. (Ek cümle : 2/5/2001 - 4667/79 md.) İş sahibinin iflası halinde avukatın vekâlet ücreti alacağı da rüçhanlıdır. Ancak, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 206 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü saklıdır. “ hükmü bulunmaktadır.
3-) AVUKATLIK SÖZLEŞMESİ İLE VEKALET SÖZLEŞMESİNİN FARKLARI
1- Avukatlık sözleşmesi ücret içerir ancak aksi hüküm yoksa vekalet sözleşmesi ücretsizdir, ücret içermez.
2-Avukatlık sözleşmesi Avukatlık Kanunu 164.maddesinde düzenlenmiştir. Vekalet sözleşmesi BK 502 ve devamında düzenlenmiştir.
3-Fiil ehliyetine sahip herkes vekil olabilir ancak avukatlık sözleşmesinin bir tarafı daima avukattır.
4- Vekalet sözleşmesinde vekilin borçları BK 504 te düzenlenmiştir. Buna göre vekilin borçları işin niteliğine göre tayin olunur. Ancak avukatlık sözleşmesinde daha geniş borçlar söz konusudur. Avukatlık kanunu, avukatlık meslek kuralları ve diğer yükümlülükler avukata daha geniş bir sorumluluk yükler.
5- Vekalet sözleşmesinde ve avukatlık sözleşmesini taraflar her zaman sona erdirebilir. Ancak vekalet sözleşmesinde vekil uygun olmayan koşullarda görevi bıraktı ise eğer karşı tarafın zararını gidermekle yükümlüdür. Ancak avukatlık sözleşmesinde ücret ihtilafı dışında avukatın uygun olmayan zamanda işi bırakmasından bahsedilemez.
6- Vekalet sözleşmesinde uğranılan zararın tazmininin zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Avukatlık sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istekleri Avukatlık Kanunun 40.Maddesi uyarınca, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl sonra, her durumda zararı doğuran olaydan itibaren 5 yıl sonra zamanaşımına uğrar.
4-) AVUKATLIK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ HALLERİ
4.2. Azil
4.2. İstifa
4.3. Ölüm
4.3. Fiil ehliyetinin sona ermesi
4.4. Tüzel kişiliğin ölmesi
4.5. İşin sona ermesi veya sözleşmenin süresinin dolması
5-) ÜCRETİN BELİRLENMESİ
Ücretin belirlenmesi :
Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncücümle:13/1/2004 – 5043/5 md.)
Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.
Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.
Comments